Archive for the ‘Genel’ Category

Açıköğretim ilahiyat ara sınav final soruları ve cevapları güncel

14 Ocak 2014

Açıköğretim ilahiyat sınav soruları indir için güncel link eklenmiştir. Şimdi aöf ilahiyat 1 sınıf ve 2 sınıf çıkmış ara sınav soruları, final soruları ve cevapları ile birlikte indirebilirsiniz. Güz dönemi ve bahar dönemi aöf ilahiyat çıkmış sorular 2013 2014 2015 indir.

Sınav sonuçları açıklandığı zaman duyurulacaktır aynı şekilde sınav tarihleri hakkında bilgi verilecektir. İlahiyat sınavları zor geçtiği için sadece ders kitapları değil yardımcı kaynaklardan da çalışmanız gerekir.

Wolfteam Bedava Çarları ve Çar Çalma Yeni

11 Eylül 2013

Online oyun severlerin 2015 yılında çok tutkunu olduğu ve severek oynadığı bir wolfteam her geçen gün büyük ilgi çekiyor. Tabi daha zevkli hale getirmek için wolfteam bedava çar 2015 listesi gibi bilgilere sahip olmamız gerekir.

İnternet üzerinden sürekli takip edilen Wolfteam hileleri ve wolfteam çar çalma hakkında geniş bilgiler mevcuttur. Yakın bir zaman içeresinde sizlere bunları paylaşacağız. Facebook üzerinden yeni hesapları takip ediniz bazıları patlasa da sağlam olanlar mevcuttur. Çar şifreleri satılık almak için uygun fiyatlara bakınız.

Şifresi değişmeyen hesaplar ve yeni 2015 wolfteam çar listesi ile oyunu mükemmel hale getirebilirsiniz. Bol nakitli albay, gümüş, kartal, üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, hesapları ve İD şifrelerini ulaşmanız mümkündür.

AÖF İşletme 3.Sınıf Dersleri 2013 2014 Açıköğretim

02 Eylül 2013

Açıköğretim Fakültesi kredili sistem aöf işletme 3.sınıf dersleri 2013-2014 nelerdir ve kredileri bilgilerine ulaşabilirsiniz. Güz dönemi ve bahar dönemi e kitap formatında ders kitaplarını indirebilirsiniz.ulmuştur. Yeni sistemde dersler nele diye soranlar için açıkladık. AÖF İşletme 3.Sınıf Dersleri nelerdir hakkında bilgileri ekleyeceğiz.

Hayat Bir Sınav Oldu Artık

18 Mart 2013

Hayat bir sınav günümüzde her kurum artık sınav ile iş alımı yapıyor. ÖSYM üniversite sınavlarından sonra karşımıza çıkan bir sınav da KPSS önlisans ve lisans sınavları.

İlköğretim yılını SBS sınavı ile tamamlarken, üniversite için LYS ve YGS sınavları, sonra devlet memuru olmak için KPSS sınavı şart oluyor. Sürekli bir çalışma temposu bizi bekliyor. Deneme sınavları, test soruları çöz ile büyük sınavlara hazırlanıyoruz.

Sınavlarda başarılı olmak için ders notları kaynakları ve video anlatım konuları çok ihtiyaç duyduğumuz kaynaklardır. YGS için ekol hoca konu anlatımları ders videoları izle, açıköğretim için murat yayınları gibi kaynakları örnek verebiliriz.

Beyanname Verilmemesinin Sonuçları Nelerdir

11 Ağustos 2008

Bir takvim yılına ait beyannamelerin izleyen yılın Mart ayının başından yirmi beşinci günü akşamına kadar mükelleflerin bağlı oldukları vergi dairelerine verilmeleri gerekmektedir. Beyanname verme süresinin son günü resmi tatil gününe rastlar ise, tatilden sonraki ilk iş gününün tatil saatine kadar beyanname verilebilecektir. Ayrıca, beyanname adi posta ile ya da özel dağıtım şirketleri aracılığıyla gönderilir ise beyanname vergi dairesine ulaştığı tarih itibarıyla, taahhütlü olarak gönderilmiş ise de zarfın üzerinde yer alan postaya veriliş tarihinde verilmiş sayılacaktır.

Takvim yılı içerisinde yurt dışına çıkanlar, ülkeyi terk etme tarihinden önceki 15 gün içinde beyannamelerini vermek zorundadırlar. Ölüm durumunda ise; mirasçılar tarafından beyanname ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde verilmeli ve beyannamede hesaplanan verginin birinci taksidi Mart ayının sonuna kadar, ikinci taksidi ise Temmuz ayının sonuna kadar ödenmelidir.

Vergi beyannamelerinin süresinde verilmemesi durumunda I. derece usulsüzlük suçu işlenmiş olur.28 Bunun yanı sıra usulsüzlük re’sen takdir gerektirmekte ise ceza iki kat olarak kesilir. Eğer mükellef süresinde vermediği beyannamesini VUK’nun 371’nci maddesi kapsamında pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlanmak suretiyle verecek olur ise vergi zıyai cezasına tabi olmaksızın usulsüzlük cezasına tabi olacaktır. Ancak, mükellef pişmanlık ve ıslah müessesesinden yararlanmak suretiyle beyannamesini vermez ise, ayrıca vergi zıyai cezası kesilecektir ve vergi ziyaı ve usulsüzlük cezasından ağır olanıyla muhattap olacaktır.

Beethoven’ın matematiği

26 Mart 2008

Beethoven’ın matematiği

Tigana’nın Serdar Kurtuluş ve Bobo’da ne kadar ısrar ettiğini ve ne denli haklı çıktığını görünce onun Burak’a da bir hayli inandığını hatırlayıp, kendimi sorgulama ihtiyacı duyuyordum. Ta ki Burak’ın Beşiktaş TV’ye verdiği demeci öğrenene dek: “Hayatım boyunca matematiği hiç sevmedim. Lisede de matematik derslerini anlamaz ve sınıftan kaçardım zaten”…
Tabii ki Burak’ın bir kabahati yok, bu ülkede matematikten anlamamak, övünç kaynağıdır garip bir şekilde… Bir sürü sınıf arkadaşımız vardı matematikten “hiç çakmamakla” hava atan. Sonra da tonla iş arkadaşımız oldu tabii, “Aman, ben hesap kitap işlerinden hiç anlamam” diyen ve bununla gurur duyan… Zira bu insanlara matematik, rakamların birbiriyle sebepsiz yere çarpılıp bölünmesinden ibaret, gerçek hayatta uygulama alanı olmayan bir bilim olarak tanıtılmıştır. Oysa sanılanın tam aksine, hayatta karşılaşılan ve içinde hiç rakam olmayan birçok problemi çözmek, matematiksel düşünme yeteneği gerektirir: Önce “Problemi anlamaya çalışma”, ardından “Problemle ilgili verileri toplayıp değerlendirme, aralarında ilişki kurma”… Sonra “Sezgisel tahminlerde bulunma, hipotez kurup teori geliştirme” ve nihayet “En güçlü çözümü bulup doğruluğunu sınama”…

Muhakeme

Matematikle yıldızı hiç barışmayan Burak Yılmaz’ın sahada (veya bütün bir futbol yaşantısında) karşılaştığı problemleri çözmekte sıkıntı yaşaması sürpriz değildir. Ve yine bu bilimle arası hiç hoş olmamış bir mimarın, doktorun, tarihçinin, gazetecinin de işini kusursuz yapamayacağı apaçıktır. Birkaç hafta önceki Beşiktaş-Sivasspor maçında ekrana “isabetli şut” istatistiğini, (2/5 ve 3/5 olması gerekirken) 5/2 ve 5/3 olarak yansıtan ve 90 dakika boyunca hatasını tekrar eden arkadaşımızın bize maçın şifresini sunmasını bekleyemezsiniz. Ya da Zico, “Avrupa maçlarının ardından takımın performansı düşüyor” dediğinde “10 maçta 6 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 mağlubiyet” alındığı istatistiğini delil göstererek “Rakamlar, Zico’yu yalanlıyor” diye büyük bir gazetemizde haber yapan editörün (ve onun yöneticisinin de) ufkumuzu açacak sayfalara imza atamayacağı aşikar (Zira Zico haklıdır, 10 maçta 19 puan, Fenerbahçe’nin genel ortalamasının altındadır)…
Ülkenin önemli bir futbol programında, memleketin önemli futbol adamlarından birisi “Bu ligin isabetli pas ortalaması yüzde 20 imiş” diyorsa, karşısındaki hoca da “Yahu yüzde 20 demek, 5′te 1 demek… Her 5 pastan sadece 1′i doğru olursa, 4′ü yanlış demektir. Böyle bir şey olabilir mi?” diye düşünmeden, rakamları hiç sorgulamadan kabul ediyorsa, onun futbolla ilgili (ve hayatla ilgili) analizlerinden de artık şüphe edersiniz. Aynı programda birkaç dakika sonra, “Hocam, son 5 yılda Türkiye’de ah vah denecek 14 bin pozisyon kaçmış” sözü de geçti ki, bu bilgiyi canlı yayında yorumcuların sorgulaması zordur, ama onlara o rakamları fısıldayanların da matematik ve futbol bilgisinden izleyici tereddüt duymuştur. İddiaya göre 5 yılda 14 bin, yani yılda 2 bin 800, yani maç başına yaklaşık 9 “ah vah” denecek pozisyon kaçmış! Bu ülkede bir maçta ortalama 2,5 gol atılıyor zaten… Her maçta 9 tane de “ah vah” denecek pozisyon kaçabilir mi? Her maçta 11-12 net pozisyon olur mu? Siz rakamları böyle hoyratça ve hiç muhakeme etmeden dillendirirseniz, sizin verdiğiniz başka herhangi bir bilgi güvenilir olabilir mi? Veya siz bir gün “İngiltere’deki maçlara bakıyorum da, Türkiye’de futbolun kalitesi çok düşük” dediğinizde birisi çıkıp size, “Ben de İngiltere’deki gazetelere, televizyon programlarına bakıyorum, Türkiye’de yazarlığın, yorumculuğun kalitesi daha da düşük” demez mi?

Hiç şüpheniz olmasın ki, dünyanın en iyi yazarları veya kainatın en gözde ressamlarının da başarılarında matematiksel düşünmenin yeri çok büyüktür. Ahmet Ümit, o fevkalade polisiye romanlarını, Sezen Aksu dilimizden düşmeyen şarkılarını yazarken matematiksel düşünme yeteneğinden faydalandılar. Beethoven’ın matematiği, Pisagor’dan çok çok geride değildi, muhtemelen Alex de Souza’nın da öyle.. O Alex, CSKA maçında ikinci golde Uğur Boral’a o pası sadece 5 km/sa. daha hızlı verse top auta çıkacak, 5 km/sa. yavaş verse rakibi araya girecekti.
Bu arada unutmadan, “matematik” kelimesi, Eski Yunanca “mathema” (öğrenme) kökünden türemiş ve “öğrenmekten hoşlanan” anlamına geliyormuş. Bilmem başka söze gerek var mı?

Üç cümle, üç Fenerbahçe

Murat Yığcı 2004 yazında Futbol Ateşi dergisinde Fenerbahçe’yi şöyle tarif etmiş: “Kağıt üzerinde tek bir sorun bile yok gibi görünürken, herkesin büyük sorunlar olduğunu düşündüğü; gerçekten büyük sorunlar olduğu bilindiğinde ise herkesin her şey yolundaymışçasına rahat olduğu bir takım.
Ebru Köksaldı’nın geçtiğimiz hafta Fanatik Gazetesi’nde yaptığı Fenerbahçe tanımı ise 3 yıldaki bariz değişimi ortaya koyuyor: “Türkiye’de derbilerin sonucu hangi takımda değişiklik yaratmıyorsa, hangi takım normal hayatına devam edebiliyorsa esas galip de o takımdır.”

Değişimin gerekçesini ise okur dostumuz Mürşide Demirkol bize iletti. Fenerbahçe TV’de Zico’nun şu sözleri yayınlanmış:
“Maç kelimesi, İngilizce’de müsabaka/karşılaşma kelimeleri ile anlamdaş kullanılırken Portekizce’deki karşılığı ise oyundur; bizim futbol anlayışımızın farkı, belki de buradadır.”

Uğur Meleke’nin milliyet gazetesinden alıntıdır.

Acısını yüreğine gömdü golünü attı

09 Kasım 2007

Fenerbahçenin PSV karşısında kazandığı muhteşem zaferde tüm oyuncularımızın müthiş emeği ve payı vardı. Ancak PSV maçından 1 gün önce çok sevdiği 17 yaşındaki yeğenini toprağa veren, bu acıyı tüm takımdan saklayan ve sahaya çıkıp PSV’ye de ilk golü atan oyuncumuz Colin Kazım Richards, bu davranışıyla, Fenerbahçelilik duruşunu ortaya koydu. Colin Kazım’ın çok sevdiği yeğeni 17 yaşındaki Roland Beck, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu yaşama veda etti.

Acı haberi alan Colin Kazım, takımın morali bozulmasın diye ne kimseye bir şey dedi, ne de izin isteyip cenazeye katılmak istediğini yönetime bildirdi. Roland Beck’in cenazesi dün(6 Kasım Salı) Londra’da toprağa verildi. Çok sevdiği yeğeninin cenazesi yerine Fenerbahçe’nin maç kampına katılan Kazım, içinde taşıdığı acıya rağmen PSV maçına çıktı, muhteşem bir oyun ortaya koydu ve takımımızın da ilk golünü attı.

Bu hareketiyle büyük bir profesyonellik örneği de sergileyen Colin Kazım, maç bitiminde bu gerçeği takım arkadaşları ve teknik ekibe açıkladığında, Fenerbahçe soyunma odasında duygusal anlar yaşandı. Bu acı haberi öğrenen ve Kazım’ın hareketini takdirle karşılayan yöneticilerimiz de, ailesiyle bir araya gelmesi için oyuncumuza özel izin verdi

YGS ve LYS Puan Türleri

27 Temmuz 2007

Üniversite tercihlerinizde fakülte ve bölüm tercihlerini etkileyen bir konu da YGS ve LYS puan türleridir.

Türkçe Sosyal Bilimler Temel Matematik Fen Bilimleri
YGS-1 20 10 40 30
YGS-2 20 10 30 40
YGS-3 40 30 20 10
YGS-4 30 40 20 10
YGS-5 37 20 33 10
YGS-6 33 10 37 20

Çocuğun Toplumsallaşmasında Eğitimin Rolü

14 Şubat 2007

Çocuğun toplumsallaşması için aile üyelerinin özellikle anne babanın psikolojik durumu da oldukça önemlidir. Ruhsal bozukluğa sahip bireylerin bulunduğu ailelerde anne babalar ya ilaç kullanmakta ya alkolik olmakta ya da depresif ve diğer psikiyatrik düzensizlikleri göstermektedirler.

Bu anne babalar çevrelerindeki kişilerle iletişim kurmakta zorluk çekerler. Ailenin ortak hedeflere yönelik bir şekilde çalışmak için kendini disipline etme yeteneği düşük olur. Sonuç olarak ‘ergen’ bu tür psikiyatrik bir bozukluğu olan bir kişiyle yaşamayı tolere edemeyebilir. Bunun sonunda sapmış davranışlara ya da intihara yönelebilir. Bu son derecede önemli bir durumdur.

Bu nedenle anne baba olacak kişilerin anne baba olmaya karar vermeden önce kendilerini tarafsız bir gözle test etmeleri gerekir. Bu söylenenin yapılması çoğu kez oldukça zordur. Bu bakımdan takip edilmesi gereken daha iyi bir yol anne baba adaylarının başata aile büyükleri olmak üzere çevrelerindeki eş dost ve yakınlarının kendileri hakkındaki değerlendirmelerine çok dikkat etmeleri ve onlardan gelecek her uyarıyı dikkate almaları gerekir.

Herhangi bir şekilde psikolojik bir rahatsızlıkları var ise ve bunun bilincinde iseler uzman bir doktordan onay almadan anne baba olmamalıdırlar. Çünkü çocuk sahibi olduklarında artık yaşam sadece kendilerine ait değildir. Artık bakmak, büyütmek, sağlıklı, mutlu, kendisi ve toplumla barışık olarak yetiştirmekle yükümlü oldukları bir çocuk vardır. Bu çocuğun topluma yararlı bir insan olarak yetişmesini sağlamak en önce anne babanın görevidir.

Ailenin Davranış Biçimleri ve Aile İçi İlişkiler

14 Şubat 2007

Ergenler yaşamlarının ilk yıllarında sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimlerini aile ortamında tamamlamaktadır. Bu gelişimlerini sorunsuz şekilde tamamlayabilmeleri için aile ortamının huzurlu ve sorunsuz olması gerekmektedir. Aksi durumda, ergenler duygusal açıdan eksik ve çelişkili duygular içinde olmaktadır.

Aile ile ergen arasındaki ilişkinin sağlıklı olması, bireylerin daha sağlıklı gelişmesini sağlamaktadır. Aile içinde sorunlar ve çatışmaların olması, aile üyeleri arasındaki bağların zayıf oluşu, ruhsal hastalıkları olan bireylerin bulunması, aile içinde istismarın ve şiddetin bulunması ergenlerde madde kullanımı için önemli risk oluşturmaktadır.

Anne-babanın gence karşı tutumlarında tutarsızlıklar, aşırı sertlik veya aşırı rahatlık, uygun denetimin sağlanmaması, gencin davranışlarının anne-baba tarafından izlenmemesi diğer önemli risk etkenleri arasındadır. Anne babanın evlilik ilişkilerinde çatışmanın fazla olması, geniş ve kalabalık aileler, işsiz aile üyelerinin varlığı, düşük eğitim düzeyine sahip anne-baba, aile içinde alışkanlıkların ve düzenin olmaması, parçalanmış ve boşanmış aileler, anne babadan birinin ya da her ikisinin kaybı ailesel risk etkenleri arasındadır.